Vedalaşmak Üzerine
--
Çocukluğumla ilgili hatırladığım belki de ilk şey, yaz aylarının gelmesi için günleri adeta bir ip gibi görüp çekiştirmemdi. Zaman akıp gidiyordu fakat benim bu özelliğim değişmiyordu. Aradan geçen on koca seneye baktığımda aklımda kalan en keskin his veda hissinin burukluğuydu. Sonuçta başlangıcı olan her şeyin bir de sonu oluyordu, yaz başlıyordu ve sonra bitiyordu. Fakat ben bunu bir noktada kabullenmekte zorlanıyordum, hatta kabul etmeyi reddediyordum.
Yine aynı hislerle çıktığım bir İstanbul yolcuğunda, uçak henüz İzmir’den havalanmamışken camdan baktığımda gördüğüm manzara aslında neden böyle hissettiğimi anlamama sebep oldu. Sadece bir şehire ya da insanlara değil, orada bulunmanın bana hissettirdiklerine ve bu hislerin içimde yarattığı değişimlere de veda ediyordum.
Her veda yeni bir başlangıçtır. Bir yerden ayrılırken, bir insana veda ederken ya da geçmişle aramıza bir duvar örmeye çalışırken aslında üzüldüğümüz şey yaşanan güzel anlara da veda ediyor olduğumuzu düşünmemizdi. Bir daha yaşanabilecekler mi diye düşünürken, akılda kalan ve silinemeyecek anların keyfini çıkartmayı unutmamızdı esas üzücü olan.
Hayatın akışı içindeyken, esas olanın anlar olduğunu ve her anın bir gün anı olacağını unuttuğumuzu, bu yüzden de geçmişe takılıp kaldığımızı düşünüyorum.
Yaşanılan her ne ise, ister mutlu olalım ister mutsuz, yanımıza kar kalıyor çünkü her biri içimizde bir yerlere çarpıyor ve izlerini bırakıyor. Hayatın keyifli olduğuna inanmam için tek sebep söylemem gerekse bunu söylerdim. Yaşanan olaylar bir şekilde bizi etkiliyor ve her geçen gün bambaşka biri haline gelmemizi sağlıyor.
Gireceğim günü iple çektiğim denize son girişimde yüzümde oluşan şükran dolu bir gülümsemeyle, hiç kalkmasını istemediğim uçağın havalanmasını izlerken hissettiğim tüm yaşanmışlıklara teşekkür etme haliyle ve gelecek güzel günlere olan inancımla birlikte ilk kez veda edebilmiş hissediyordum. Yaşanan tüm güzel anlara, aklımdan silinmeyecek yaşanmışlıklara ve 2021 yazına veda edip anılarının hep benimle olacağını kabul edebildim.
Dalgalar geliyor, sonra geri gidiyor, sonra tekrar geliyorlar. Durmuyorlar çünkü bir akışın içindeler ve birbirlerini tamamlıyorlar. Biz de yaşamaya devam ettiğimiz sürece anı biriktirmeye devam edeceğiz. Hiç bitmesin istediğimiz günler bitecek, bazen çok mutlu olacağız, bazen planladığımız hiçbir şey gerçek olmayacak fakat her bir anın ardından yenisi gelecek ve dalgaların kumsalda bıraktığı izler gibi, her bir an bizim içimizde izlerini bırakmaya devam edecek.
Aylarca beklediğim mevsim olan yazın benim için sonlarına yaklaştıkça bir gece oturup çektiğim bütün fotoğraflara tek tek baktım. Veda etmekte hep zorlandığım için yine kendimi o günlerde hissetmeye çalışıyordum. Gündüzleri gözlerimi açar açmaz denize girme özgürlüğüne sahip olduğum, sarmaşıkların olduğu sokaktan yürüyerek evime gidebildiğim ve kendimi en iyi hissettiğim havalarda, en huzurlu hissettiğim yerde yaşama şansına sahip olduğum için teşekkür ettim hayatıma ve 2021 yazına. Bu şehirle ilgili aklımdan geçen onlarca düşünce arasından biri sıyrılıp zihnimin en berrak yerine yerleşti. Hayatta en çok önem verdiğim hislerin mutlu ve huzurlu hissetmek olduğuna karar vereli çok olmuştu, fakat bunun için yapabileceğim daha çok fazla şey olduğunu fark ettim. Önümüzdeki günlerde bu konu ile ilgili de harekete geçeceğim elbette.
Buraya kadar gelmiş ve yazımı okumuş olanlarınızla aramızda bir başka paylaşım daha olsun istiyorum. Bu dünyada benim için asla eskimeyecek, aslında Can Yücel’in şiiri olan bir şarkıyı paylaşıyorum sizinle, yazının üstüne iyi gideceğini düşünüyorum :)